22 Nisan 2009 Çarşamba

Çağrı Bey

Büyük Selçuklu Devletinin kurucularından. Selçukluların ilk hükümdârı Tuğrul
Beyin kardeşidir. 990 yılında doğdu. Künyesi Ebû Süleymân olan Dâvûd Çağrı Bey,
Horasan bölgesinin emîri idi. Târihçi Beyhekî ve Gerdizî onu dâimâ Dâvûd ismiyle
zikretmişlerdir. Diğer kaynaklarda da öbür isimleri geçmektedir.



Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında yer alan meşhur ilim ve irfân bölgesi
Mâverâünnehr’de Oğuz Türklerini etrâfında toplayan Selçuk Beyin vefâtından
sonra, ülkenin idâresi oğulları arasında taksim edilmişti. Büyük bir kısmı oğlu
Mikail Beye verilmişti. Yabgu unvanını taşıyan Mikail Beyin vefâtından sonra
ülkenin idâresi oğulları Dâvûd Çağrı Bey ile Mehmet Tuğrul Beye kaldı. İki
kardeş, Karahanlı Hakanı İsrâil Arslan Yabgu’yu reis tanıyıp, Gaznelilerle olan
mücâdelesine katıldılar.



Çağrı Bey, 1016’da Mâverâünnehr’den Bizans ülkeleri üzerine cihâda çıktı.
Horasan bölgesine gelerek oradaki Türkmenleri etrâfına topladı. Buradan Irak-ı
Acem bölgesine geçerek Bizans’a bağlı Ermeni Vaspurakan ve Ani krallıkları ile
Âzerbaycan’da muhârebeler yaptı. 1016’dan 1022 senesine kadar altı yıl boyunca
Bizans hududunda Ermeni ve Hıristiyan Gürcü krallıklarıyla savaştı. Birçok
muvaffakiyetler ve ganîmet kazanan Çağrı Bey, tekrar Mâverâünnehr’e döndü.
1025’te Mâverâünnehr’e geçen Sultan Mahmud Gaznevî, Türkmenlerin ve
Selçukluların reisi Arslan Yabgu’yu esir edip Hindistan’a gönderince, ülke
halkının bir kısmı Gaznelilerin tâbiiyeti altına girdi. Bir kısmı ise Tuğrul ve
Çağrı beylere katılarak ordularını güçlendirdiler. Böylece iki kardeş, amcaları
Mûsâ Yabgu ile birlikte Türkmenlerin reisi oldular. Mâverâünnehr bölgesinde
râhat ve huzur içinde devleti idâre eden Selçuklu liderleri, muhâfızları
durumundaki Ali Tigin’in 1034’te vefâtı üzerine zor durumda kaldılar. Buhârâ ve
Harezm emirleri tarafından baskı altına alındıklarından, Horasan’a geçmek
zorunda kalan Çağrı ve Tuğrul beyler, Gazneli Sultanı Mes’ûd’un Horasan vâlisine
mürâcaat ederek sürüleri için Sultan’dan yaylak ve kışlak istediler. Fakat
istekleri kabul edilmediği gibi o bölgeden uzaklaştırmak için üzerlerine büyük
bir ordu gönderildi. Nisa yakınlarında yapılan harbi Selçuklu liderleri Tuğrul
ve Çağrı beyler kazandılar (1035).



Bu muvaffakiyetleri üzerine Gazneli Sultan Mes’ûd, Selçuklu reisleriyle
müzâkerelere girişti ve isteklerini fazlasıyla verdiği gibi, birçok imtiyazlar
da tanıdı. Sultan Mes’ûd, Dihkan ve Dihistan bölgelerini vermesine karşılık,
onların Oğuzlara karşı durmalarını şart koştu. Ancak Selçuklular, Oğuz
boylarının akınlarına mâni olamadıklarından bir kere daha Sultan Mes’ûd ile
karşı karşıya geldiler. Sultan’ın gönderdiği büyük bir orduyu da mağlûb ettiler.
Hattâ Çağrı Bey, kendisine saldıran Cürcan vâlisini mağlûp ederek 1037’de Merv
şehrini ele geçirdi. Burada “Melikü’l-mülûk” ünvânıyla hükümdârlığını îlân
ederek adına hutbe okuttu. Bunu duyan Gazneli kumandanı Subaşı, taarruz için
aldığı kesin emre uyarak Selçuklular üzerine yürüdü. Serahs civârındaki Talhâb
denilen yerde iki gün süren şiddetli muhârebede Selçuklular bir zafer daha
kazandılar (1038) ve Herat şehrini de ele geçirdiler. Aynı yıl Tuğrul Bey
Nişabur’da Büyük Selçuklu Devletinin ilk hükümdârı olarak sultan îlân edildi.
Durumun vahâmetini ve Selçukluların gittikçe kuvvetlendiğini gören Sultan
Mes’ûd, büyük bir orduyla Selçuklular üzerine yürüyerek Cürcan’ı geri aldı. Belh
şehrinden geçerek Karahanlılardan Böri Tigin’in tâbiliğini sağlamak için
Mâverâünnehr ülkesine girdi. Ancak Çağrı Beyin üzerine geldiğini haber alınca,
geri döndü ve 1039 yılı Nisanında, Çağrı Beyin kuvvetleriyle Aliâbâd Ovasında
yaptığı muhârebede nisbî bir başarı sağladı. Ancak kesin bir netîceye varmak
istediğinden yeniden Çağrı Beyin üzerine kuvvet sevk etti. Buna karşılık Çağrı
Bey, vur-kaç taktiğiyle Gazneli kuvvetlerine ağır kayıplar verdirdi. Netîcede
Selçukluların geleceğini tâyin edecek muhârebe 23 Mayıs 1040’ta Dandanakan
Ovasında Gaznelilere karşı yapıldı. Başkumandanlığını Çağrı Beyin yaptığı
harpte, Selçuklular, parlak bir zafer kazanarak, Gazneli ordusunu perişân
ettiler (Bkz. Dandanakan Savaşı). Sultan Mes’ûd güçlükle canını kurtardı ise de
karargâhı ve bütün hazînesi ele geçirildi. Bu başarı üzerine birçok Türkmen
boyları Selçuklulara iltihâk etti.



Dandanakan Savaşından sonra yapılan kurultayda, eski Türk devlet an’anesi
gereğince, ülkeyi kendi aralarında bölüştüler. Buna göre, Tuğrul Bey Irak-ı Acem
bölgesi üzerine, Çağrı Bey ise Horasan’ın kuzey bölgesi ile Gaznelilerin elinde
bulunan topraklar üzerinde fütûhât yapacaklardı. Mûsâ Yabgu ise, Herat ve Sistan
bölgesi fütûhâtına memur edildi. Bu plâna göre hareket eden Çağrı Bey, 1040’ta
Belh’e yürüdü ve Sultan Mes’ûd’un oğlu Mevdûd kumandasındaki yardımcı kuvvetleri
bozarak şehri ele geçirdi. Şehrin kumandanı Altun-Tak da Çağrı Beyin emri altına
girdi. Belh’ten sonra Cürcan, Badgis, Hutlan ve Tuharistan şehirlerini de
hâkimiyeti altına alan Çağrı Bey, Merv şehrini hükümet merkezi yaptı. 1044’te
Çağrı Beyin hastalanmasını fırsat bilen yeni Gazne Sultanı Mes’ûd’un oğlu
Mevdûd, Belh ve Tuharistan’ı geri almak için ordular sevk etti ise de bu
kuvvetler Çağrı Beyin oğlu Alparslan tarafından mağlûp edildiler. Bir müddet
sonra sıhhatı düzelen Çağrı Bey, Tirmüz şehrini de ele geçirdi. Belh, Tuharistan
ve diğer bâzı şehirleri oğlu Alparslan’a vererek Gaznelilerle mücâdeleye memur
eden Çağrı Bey, diğer oğullarını da ayrı yerlerde vazîfelendirdi.



Büveyhoğulları hükümdarı Ebû Kalicar’ın 1048’de vefâtı üzerine Çağrı Bey,
oğullarından Kavurt Beyi büyük bir ordu ile Büveyhoğulları üzerine sevk etti ve
nihâyet 1055’te bütün Kirman bölgesi Selçukluların eline geçti. 1056’da Sistan
bölgesi de Selçukluların hâkimiyetine girdi ve o bölge Mûsâ Yabgu’nun idâresine
verildi.



Çağrı Bey, her zaman kardeşi Tuğrul Beye yardımcı oldu. Tuğrul Beye isyân edip
saltanat dâvâsına kalkışan İbrâhim Yınal’a karşı, oğulları Alparslan ile
Kavurt’u sevk edip isyânı bastırması son yardımı oldu. Bu hâdiseden sonra
rahatsızlanan Çağrı Bey, 70 yaşında olduğu hâlde, nice İslâm âlim ve velîlerinin
yetiştiği Serahs şehrinde vefât etti (1060). Orada defnedilen Çağrı Beyin, oğlu
ve veliahtı Horasan Hâkimi Sultan Alparslan ile Kirman Hâkimi Ahmed Kavurt ve
Âzerbaycan vâlisi Yakuti’den başka Osman, Behramşah ve Süleyman adında oğulları
vardı. Onlar ülkenin muhtelif yerlerinde devlete ve Islâmiyete hizmet ettiler.
Çağrı Beyin dört de kızı vardı.



Dâvûd Çağrı Bey, kardeşi Tuğrul Bey ile birlikte bütün Iran ve Yakındoğu
ülkesini fethetmiş, Türkleri fâtih bir millet olarak bir araya toplamak ve
Anadolu kapılarının tam anlamıyla Islâmiyete açılmasını sağlamak sûretiyle
Türklüğe ve İslâmiyete pek büyük bir hizmet yapmıştır. Büyük Selçuklu Devleti ve
medeniyetinin, daha sonra da Osmanlı Devletinin kurularak, İslâmiyetin ta Viyana
kapılarına kadar ulaşmasına pek sağlam bir zemin hazırlamıştır.



Kaynaklar, Çağrı Beyin çok âdil, halîm, güzel huylu, fazîletli, fevkalâde dindar
ve merhâmetli bir mücâhid olduğunu ittifakla kaydetmektedirler.

0 yorum:

Yorum Gönder