Ülkücü Hareket içerisinde geçmeyen bir kelime militanlık. Sol örgütlerin ise dört elle sarıldıkları bir kavram. Çağrıştırdığı ise bombalamalar, soygunlar, vurgunlar ve kargaşa. Peki, biz neden uzak durduk bu kelimeye? Nedir militanlık? Bu militanlar ne yer, ne içer, ne yapar? Nerde yaşarlar?
Türk Dil Kurumu militan’ın üç anlamını sunar: 1. Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden kimse. 2. Bir siyasal örgütün etkin üyesi. 3. Mücadelesini zor kullanarak ve yasa dışı yollarla yapan taraftar.
Sol örgütlerin militan anlayışı ikinci anlamdan yola çıkarak varılmış bir üçüncü anlam halidir. Yani sol militan deyince aklımıza bazı siyasal partilerin fikirlerini temel alıp mücadelesini zor kullanarak ve yasa dışı yollarla yapan kişi gelir. Bunlara örnek olarak acilciler, igd gibi 80 öncesi sol militan örgütlenmeler verilebilir. Bu örgütlenmelerin temelinde yatan olgu, silahlı mücadele yoluyla –ki bu meşru devletin meşru güçlerine karşıdır- düzeni değiştirerek kendi fikirlerine göre yeni bir düzen kurmaktır. Burada kullanılacak yegâne metodun silah olduğu ön plana çıkarılır. Yazılar, belgeler, bildiriler bu yönlü fikri geliştirmek amacı ile kullanılan yardımcı araçlardır. Buradaki militanlar arasındaki asıl farklar ise silahların ne zaman patlayacağına yöneliktir. Bazı guruplar silahlı mücadeleyi en başta vermek ve propaganda safhasını saldıkları korku ve yılgınlığın ardından yürütmek fikrindedir. Böylece korkan halk kitlelerine fikirlerin daha kolay kabul ettirilebileceğini düşünürler.
Diğer sol militanlar ise silahın en son safha olduğunu savunurlar. Onlara göre yapılması gereken öncelikle kitleyi örgütlemek ve bu mücadeleye hazır hale getirmektir. Yoğrulup hamur haline getirilen kitleleri şekillendirmek daha kolay olacaktır. Burada kitleyi bu kıvama getirecek olanın da aydınlar olduğu fikri üzerinde durulur. Aydınlar ve diğer yazar-çizerler onların amaçlarına hizmet için vardır ve gönüllü veya cebren fikirlerine hizmet edeceklerdir. Bunun için de aydınların ve diğerlerinin iknası önemlidir. Bu ikna esnasında kullanılacak unsur da yine silahtır. Yani silah yeniden merkeze oturur. Bunun ardından aydınlar ve köşe başlarında bulunanlar tarafından yapılan konuşmalar ve yazılan yazılarla halka gerekli mesajlar verilir. Bunlar hazırlık safhasını oluşturmaktadır. Bu mesajlarda devletin meşru güçleri sorgulanmaya başlatılır, ardından ideolojilerine uygun sıfatlarla damgalanırlar, birçoğu halk düşmanı, emek sömürücüsü, halkların kardeşliğini istemeyen faşistler olarak nitelenir ve halk nezdinde itibar kazanılmaya çalışılır. Duruma göre bu kelimelere kerhen kabul edilen bazı terimler de eklenir. Amaç halkın içinden görünmektir.
Hazır hale gelen halk kitlelerine önce satır aralarında, daha sonra da açıkta açığa silahlı mücadelenin tek geçer yol olduğu fikri verilir. Halktan istenen iki şey vardır: Silahlı mücadeleye militan olarak etkin katılım veya militan olarak katılanlara maddi ve manevi destek. Buradaki maddi destek barınma, saklanma ve para yardımı şeklinde tezahür ederken manevi yardım da propaganda şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Velhasıl sol militanlığın her iki yapısı da başta veya sonda amaca ulaşmak için silahı tek geçer yol görür. Bunun içindir ki “devrim kanla yazılır” sözünü temel ilke edinmişlerdir.
Peki, Ülkücü militanlık nedir? Veyahut da ne olmalıdır? Kendimize sormamız ve cevaplar bulmamız lazım gelen asıl soru budur.
Yukarıda militanlığın üç anlamından bahisle sol militanların ikinci anlamı tahrif ettiğini ve üçüncü anlamı düstur edindiklerini söyledik. Ülkücü militan dendiğinde ise akla gelmesi veya ortaya çıkması gereken, birinci anlam olmalıdır. Yani Ülkücü militan, inandığı fikir için mücadele eden kişi anlamına gelmelidir. Peki, bu nasıl olacaktır?
Ülkücü bir militan evvela milli ve manevi değerlere hâkim olmalıdır. Bu değerleri yaşamak ve yaşatmak noktasında elinden gelen gayreti göstermeli ve örnek teşkil etmelidir.
Ülkücü bir militan dikkatli olmalıdır. İçinde bulunduğu durumu ve mekânı değerlendirmeli, bu mekân ve şartlarda fikirlerini nasıl kabul ettirebileceğini gözden geçirmeli ve buna göre tavır geliştirmelidir. Öyle ki Ülkücü militan bir yerden emir beklemek zorunda olan bir örgüt üyesi değil, kendi başına düşünebilen, karar alabilen, tavır koyabilen başlı başına bir teşkilattır. Yani düşünür, durumu inceler, kendi durumunu değerlendirir, tavrını koyar ve sonuca varır.
Ülkücü militan kendisine verileni ve kendisinde olanı harmanlayıp yine kendisine has bir şekilde içselleştirir. Yani her Ülkücü militan diğerinden farklı bir yapıya sahiptir. Bazısının kalemi güçlü iken bir diğeri hitabete hâkim durumdadır. Bazısının sanata yeteneği varken diğerinin edebiyat sahasında yetkinliği bulunmaktadır. Bazısı spor dallarında kendini yetiştirmiş iken, diğeri el becerisiyle bir şey yapmaktadır. Yani Ülkücü militan her iş sahasından olabilir. Burada asıl önemli olan nokta Ülkücü militanın bu sahalarda en iyiyi başarmak ve en önde olmak azim ve kararını göstermesidir. Bunun için çabalamayı, yorulmayı, çelmelere, tekmelere maruz kalmayı göze almış ve buna rağmen yılmamayı ilke edinmişse işte o Ülkücü bir militan olmuş demektir.
Ülkücü militan cebri ve hileyi değil iknayı ilke edinen şahsiyetçidir. Karşısındaki kişiyi inceler ve söyleyeceklerini onun anlayabileceği dille yeri geldiğinde sade cümlelerle, yeri geldiğinde edebi veya teknik terimlerle anlatır. Karşısındaki kişiyi bir araç gibi görmez. Bizatihi onu muhatap alıp, ona bir şey öğretmeyi amaç edinir. Onun için karşısındaki kişi yoğrulması gereken bir hamur değil pişmesi gereken bir ekmek kıvamındadır. O da kendinde olan ateş ile önce kendisini daha sonra da karşısındakini yakar. Bunu yaparken de karşısındakinden gelecek her tepkiyi dikkate alıp buna göre kendisini düzenler, her gelen soruya cevap verip karşısındakinin merakını giderir ve tavrı ile bu cevapları destekler.
Ülkücü militan fikrini akamete uğratacak tavırlardan uzak durur. Eksiklerini süratle gidermeye çalışırken, diğer yandan da bu eksikliklerin sebeplerini inceleyip topluma açılımda bunların çözümünü de sunmak gerektiğine inanır.
Ülkücü militan eleştirir, şüphe eder ve sorgular. Şüpheyi özellikle ilmi araştırmaları için temel ilke sayar. İlmi araştırmaların başarıya ulaşması için merak ve şüphe unsurunun iki ayrılmaz parça olduğuna inanır. Toplumun gelişmesi için gerekli olan bu araştırmalarda ulaştığı başarının topluma olumlu şekilde döneceğinin bilinci ile hareket eder. Bu araştırmalarında planlı olmasının getirdiği hareketle her şeyi tasnif eder. Böylece aradığı bilgilere kolayca ulaşabilir.
Ülkücü militan müzikte ve sanatta milli olanı tercih eder. Halkın bağrından çıkmış müzikleri ve sanat eserlerini birinci sıraya oturtur. Bunların tanıtımı ve geliştirilmesi için elinden geleni yapar. Bu sanat ve müzik faaliyetlerine bireysel veya toplu şekilde destek verir.
Ülkücü militan silahı devletin ilan ettiği savaş halleri ile canına kastedildiği meşru müdafaa hakları hariç eline almaz. Özellikle silahı, fikrini yaymanın ve hâkim kılmanın aracı haline getirmez. Mücadelesini yasal yollardan sürdürür ve kendisine karşı yürütülen mücadelelere aynı yoldan cevap verir. Kanunun üstünlüğüne ve yasanın koyduğu sınırlara riayet eder. Yürüdüğü yolda kanun dışılığa yer olmadığının bilinci ile her hareketini başkasına gerek bırakmadan bizatihi kendisi kontrol eder. Ülkücü militan kendi kontrol sistemini kurabilmiş, sınırlarını bilen insandır.
Ülkücü militan ülkenin içinde bulunduğu hali irdeleyip önce teşhis koyar. Ardından bu teşhisi kesinleştirmek adına gerekli çalışmaları yapar ve son adımda bir reçete sunar. Yani Ülkücü bir militan boş ve temelsiz eleştirilerle zihinleri bulandırmaz. Sunduğu bu reçetenin uygulanması için gereken yolu da çizer. Bu yolda gidilmesi için gerekli düzenlemeleri yapar ve reçetenin verdiği sonuçları aşama aşama takip eder. Reçetenin aksadığı yerlerde yeni tetkiklerle ortaya çıkan durumu inceler ve buna göre yeni çözümler sunar.
Ülkücü militan kendisinde olanı mutlak surette geliştiren, bulunduğu ortamda tavrı ile öne çıkan, emir almadan kendi fikri ile davranabilen, bu fikri temelle çözüm sunabilen ve tavır koyabilen insandır. Ülkücü militanı solcu militandan ayıran nokta da tam burasıdır. Ülkücü militan bütün duyguları ve halleri ile bir insandır ve tek başına bir teşkilattır.
Ülküdaşlar Davetlidir
GeNeL KoNU BaşLıKLaRı
-
▼
2009
(94)
-
▼
Nisan
(94)
- Yüregine Sağlık Sedat Reis
- Ülkücüler İçin 3 Mayıs'ın Önemi
- Zannediyor musun bu bir trafik kazası.. Abdullah Ç...
- SeDat PeKer ile Röportaj Çok Özel
- Devlet adamı ve Lider olabilmek ....
- Doğu Türkistan
- Enver Paşa
- Ozan Arif
- Alparslan Türkeş
- Dündar Ateş
- Ülkücülügün Kızıl Elması
- İlimcilik
- Endüstricilik ve Teknîkçilik
- Toplumculuk
- Gelişmecilik ve Halkçılık
- Ahlâkçılık
- Köycülük
- Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik
- Ülkücülük
- II. Gıyâseddîn Keyhüsrev
- Milliyetçilik
- I . Mesud (Rükneddin)
- Berkyaruk
- I. Alâeddin Keykubad
- Şehinşah
- Melikşah
- I. Kılıç Arslan
- III. Kılıç Arslan
- Rükneddin Süleyman Şah
- Alparslan
- Kutalmışoğlu Süleyman Şah
- Çağrı Bey
- I. Keyhüsrev
- Tuğrul Bey
- Sencer Bey
- II. Kılıç Arslan
- Selçuk Bey
- Muhammed Tapar
- Babam Çatlı (Gökçen Çatlı) E-Kitap indirebilirsiniz
- Dün Ülkücü Vuranlar Bugün Asker Vuruyorlar
- NeRDEsin Mustafa PaşaM
- Başbuğ Milliyetçiligi Anlatıyor
- Osman Öztunç (Muhsinler Ölmez) Reis Sen Rahat uYu
- Osman Öztunç - Bozkurtlar Ülkesinde Çakalların İşi Ne
- Başbuğ'un Terör Açılımı Yıllar Önceki
- Mete Han
- Bilge Kağan
- Ülkücü nedir önyargılı olanlar da okusun lütfen..
- Ağca: Beni bırakın Ladin'i getireyim
- Dağdaki Bitmiş Gibi Birde İçimizdeler
- Ermenistan uğruna Azerbaycan gitmesin
- MHP´li Erdoğan: Başbuğ´un izindeyiz
- MHP kucaklaşmanın adresidir
- Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı...
- Erdoğan, Babacan Durak´ı kutladı
- Hastanelerdeki işçi kıyımında siyasi hesap mı var?
- Başbuğ Alparslan Türkeş ve Hayatı
- Hepimiz Ermeniyiz Dediler Duydunmu MUSTAFA KEMAL P...
- Ogün Samast kimdir..?
- Atatürk bir Bozkurt'tur
- Bu memleket bizim , bu vatan bizim !
- Ben adam sanmıştım, adam değilmiş..!
- EY Türk oğlu... Kendine gel kendine!
- Akmı Karamı akp Parti
- ÇaTLıYı BıraKın Yoksa Emniyeti BombaLaRım
- Şehidimiz Velican Oduncu (26 mart 1988)
- Şehidimiz Süleyman Özmen (21 Mart 1970)
- Şehidimiz Selçuk Duracık (3 Haziran 1983)
- Şehidimiz Nurullah Ceren ( 8-Ağustos-1978)
- Şehidimiz Mustafa Pehlivanoğlu (9 Ekim 1980)
- Şehidimiz Halil Esendağ (5 Haziran 1983)
- Şehidimiz Fikri Arıkan (27 Mart 1982)
- Şehidimiz Ertuğrul Dursun Önkuzu (23 Kasım 1970)
- Şehidimiz Dündar Taşer (13 Haziran 1972)
- Şehidimiz Cevdet Karakaş (4 Haziran 1981)
- Şehidimiz Ahmet Kerse (31 Ocak 1983)
- İlk Şehidimiz RuHi KılıçKıran ( 4 Ocak 1968)
- Ülkücü Militan ! ! !
- Susurluk Gerçeği Abdullah Çatlı Nasil Öldürüldü!!
- Çatlı Ölmeden Herşeyi Anlattı
- "Trafik kazası değil suikast" (Buna Sebeb Olanlara...
- Reis'imizi Anma Töreni
- Gökçen Çatlı Kimdir Hayatı
- ÖRF, ADET, GELENEK, GÖRENEK SÜREÇLERİ (Gökçen Çatlı)
- KÜLTÜR BİR KİMLİKTİR…(Gökçen Çatlı)
- SELÇUKLU DEVLETİ, OSMANLI İMPARATORLUĞU VE TÜRKİYE...
- KÜRESELLEŞME VE ULUSAL KİMLİK (Gökçen Çatlı)
- ESKİ DÜZENE DÜZENLEME: DEMOKRASİ PROJESİ (Gökçen Ç...
- “İDEA-LOGOS” (Gökçen Çatlı)
- Reis'imizin Kabiri Ve Sevenleri
- Reis Acın Yüregimizde İlk Gün Gibi (ABDULLAH ÇATLI)
- UnutuLmaz BaşBuĞ
- Ülkucu Tetikciler Derin Devlet ve Ergenekon
- MHP ADANA MitinGi
-
▼
Nisan
(94)
21 Nisan 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ülküdaşlarımızın Web Siteleri
Bizi Destekleyenler
KoNuLaR
- Abdullah ÇaTLı (8)
- Başbuğ (6)
- BoYKoTLaRıMıZ (1)
- Dokuz Işık (9)
- Gökçen Çatlı (8)
- Ozan Arif (5)
- Ülkücü Şehitlerimiz (12)
- Ülkücü YaZıLaRı (14)
- ÜsTaTLaRıMız (22)
- VideoLar (7)
0 yorum:
Yorum Gönder