23 Nisan 2009 Perşembe

I. Alâeddin Keykubad

Anadolu Selçuklu sultanı, Sultan Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev’in oğlu. Doğum
tarihi bilinmemektedir. Çok iyi bir tahsil ve terbiye ile yetiştirildi.
Türk-İslam an’anesine göre Emir Seyfeddin, Ay-Aba ve Emir Bedreddin Gevhertaş
kendisine atabeg tayin edildi. Ana dili olan Türkçe'nin yanında, Farsça, Rumca
ve Arapça öğrendi. Ayrıca yüksek İslami ilimleri ve astronomiyi öğrendi. 1205’te
Tokat’ın melikliğine (valiliğine) tayin edilerek devlet idaresini öğrendi ve
tecrübe sahibi oldu. Babasının vefatı üzerine Sultanlığa ağabeyi birinci
Keykavus seçildi. Bunu kabul etmeyip tahta geçmek isteyen Keykubad, Erzurum
meliki Tuğrul şah ile anlaşarak Kayseri’deki ağabeyinin üzerine yürüdü. Fakat
taraftarları ağabeyi ile birleşince Ankara Kalesine sığındı. Keykavus, Ankara
Kalesini kuşatarak Keykubad’ı ele geçirdi ve Malatya’daki Minşar Kalesine
hapsetti.



Keykavus’un ölümü üzerine 1220 yılında tahta çıktı. Onun genişleme ve büyük
devlet haline gelme siyasetine devam etti. Önce, Ermenilerle Doğu Latinler
arasındaki çatışmadan faydalanarak Ermenilerin elindeki Kalonoros Kalesini aldı.
Yeniden inşa edilen ve sağlam surlarla çevrilen şehre Sultan’ın ismine izafeten
Alâiye (Alanya) ismi verildi.



Bu sırada Artuklulardan Diyarbekir hükümdarı olan Mes’ud’un Keykubad adına
okunan hutbeyi kaldırması üzerine buraya Mubarezeddin Çavlı kumandasında bir
ordu gönderdi. Bu ordu, Mesud’un ordusunu yendi ve Çemişgezek gibi bazı kaleleri
ele geçirdi. Ayrıca, Eyyubî hükümdarı Melik Eşref’in yardımcı olarak gönderdiği
kuvvetleri de bozguna uğrattı. Bundan sonra, Eyyubîlerle iyi geçinmek isteyen
Alaeddin Keykubad esir aldığı Eyyubî kumandanlarını serbest bıraktı. Aynı
şekilde Melik Mesud’u da bazı hediyeler mukabili yerinde bıraktı.



Sultan Alaeddin, Trabzon-Rum İmparatorluğunun gücünü kırmak için Sinop’ta bir
donanma kurdu. Bu arada Selçuklu tüccarlarının şikayetleri üzerine Kastamonu
emiri Hüsameddin Çoban’ı Karadeniz donanmasıyla Kırım Seferine memur etti. Emir
Çoban önemli bir ticaret şehri olan Sugdak’ı fethetti. şehirde bir cami inşa
ettirdi ve askerlerini yerleştirdiği bir garnizon kurdu. Ruslar, Sugdak’ın
Selçuklu hakimiyeti altına girmesini tanımak zorunda kaldılar.



Güneyden gelen ticaret yollarını tehdit eden küçük Ermenistan krallığını
cezalandırmak üzere Mübarezeddin Çavlı ve Mübarezeddin Ertokuş kumandasında bir
ordu göndererek İçel’i devletin toprakları arasına kattı. 1226-28 tarihleri
arasında Mengücüklerin başına geçen Davud şah bin Behramşah’ın Anadolu
Selçukluları aleyhine Tuğrul şah, Harezmşah Celaleddin Mengüberti ve Ismail
reisi Alaeddin’le ittifak ettiğini duyan Alaeddin Keykubad, bunlara karşı
harekete geçerek Erzincan, Kemah ve Şebinkarahisar’ı devletine kattı. Bu esnada
Celaleddin Mengüberti Ahlat’a saldırdı. Bunun sonucu Yassıçimen’de 1230’da vuku
bulan savaşta Celaleddin’i büyük bir yenilgiye uğrattı ve Erzurum’u kolayca ele
geçirdi. Ancak, Türk ve Müslüman devletler arasında vuku bulan bu savaşlar,
Anadolu'ya doğru harekete geçen Moğolların işini kolaylaştırmaktan öte bir işe
yaramadı. Bilhassa Harezmşahların gücünün kırılması, Moğollar önünde durabilecek
önemli bir kuvvetin ortadan kalkmasına sebep oldu.



Nitekim, Gergoman Noyan komutasındaki Moğollar Sivas’a kadar gelerek, buraları
yakıp yıktılar. Selçuklu kuvvetleri, Moğolları Erzurum’a kadar takip ettiyse de
yetişemedi. Bu Moğol akınının, Gürcü kraliçesi Rosudan’ın tahrikiyle meydana
geldiğinin anlaşılması üzerine, Gürcistan’a sefer düzenlendi. Gürcülerle yapılan
savaşlarda, Gürcü kuvvetleri bozguna uğratıldı ve yapılan anlaşmayla
Gürcistan’da bazı kaleler, Anadolu Selçuklu Devletine bırakıldı.



Moğol tehlikesini gören Alaeddin Keykubad, doğu sınırlarını sağlamlaştırdı. Bu
sağlamlaştırma esnasında Ahlat fethedildi. Ancak bu fetih, Eyyubîlerle arasının
bozulmasına yol açtı. Eyyubîlerin gönderdikleri orduyu, Torosların güneyinde
yenerek, Harput ve Urfa’yı ele geçirdi. Vefatından önce gelen Moğol elçilerini
ustaca idare ederek, Anadolu’yu Moğol istilasından kurtardı. 1237’de Kayseri’de
vefat etti.



Alaeddin Keykubad, büyük bir siyasetçi ve asker olduğu kadar da ilim adamıydı.
Âlimleri sarayında toplar, onları korurdu. Saltanatı müddetince Anadolu’da geniş
çapta imar hareketlerinde bulundu. Yaptırdığı kervansaray, kale ve sarayların
kalıntıları Anadolu’nun muhtelif yerlerinde hala bulunmaktadır.

0 yorum:

Yorum Gönder