23 Nisan 2009 Perşembe

Ozan Arif

Ozan Arif Giresun`un Alucra ilçesine bagli simdiki ismi ile Yükselen eski adi ile Hapu köyünde 10 Haziran 1949`da dogdu. Babasi yörenin sevilen simalarindan rahmetli Muharrem Çavusun (Muharrem Sirin) oglu Mehmet Bey, annesi Fatma hanim da, yine komsu köy Demirözü`nden ayni sekilde sevilen rahmetli Gençaga Eskünoglu`nun kizidir.

Babasinin memuriyeti dolayisiyla, ilk ve ortaokulu Samsun`da bitirdikten sonra, hayli kalabalik olan ailesine kisa zamanda maddi yardim yapabilmek düsüncesiyle ögretmen okuluna basladi. 1969-1970 döneminde Persembe Ilkögretim Okulundan mezun oldu. Okul süresi boyunca kislari okuyup yazlari rençperlik yapan bir ögrenci idi. Ilk göreve basladigi okul, ailesinin bulundugu Samsun`da Karaoyumca köyündeki ilkokuldur. Bir yillik stajyerlik süresinden sonra, yine Samsun`da Devgeris köyüne tayin oldu.

1972 yilinda yine ayni köyde stajyerlik yapmakta olan ve ona ömrü boyunca en büyük destegi veren Süheylâ hanimla evlendi. Devgeris köyünde bes yili ögretmenlik, dört yili ise okul müdürlügü olmak üzere dokuz yil hizmet vermistir.Inançlarindan ve prensiplerinden asla taviz vermeyen bir kisilige sahip olan Ozan Arif, o devrin yöneticilerinin büyük baskisi ile, maalesef 1979 yilinda ögretmenlik mesleginden ayrilmak zorunda birakilmistir. Ögretmenlik meslegini sok seven Ozan Arif`in çok basarili takdirnamelerle dolu meslek hayatina ragmen, o günün sartlarinda baska bir tercihi de kalmamisti.

Derken, 12 Eylül 1980 olaylariyla birlikte, inanan, milli ve manevi degerlerine sahip çikan, memleketin, milletin bekasini düsünen bir çok vatansever insan gibi yanlis degerlendirilmekten çok büyük bir üzüntü duyan Ozan Arif, ailesini, çocugunu ve hepsinden önemlisi,öz vatani Türkiye`yi geride birakarak, 24 Eylül 1980 tarihinde Almanya`ya gitti.

Onbir yillik aci bir ayriliktan sonra, 5 Kasim 1991`de nihayet memleketine ve vatanina geri dönmesi nasib oldu. Bu süre zarfinda, dünyada nerede bir müslüman Türk insani varsa onu gidip bularak, milli heyecanin filizlenmesine yardimci olmus ve önemli görevler almistir. Daha çocuk yaslarda iken Kerem ile Asli`yi, Leyla`ile Mecnun`u, Karacaoglan`i, Köroglu`nu, Dadaloglunu, Yunus`u ve daha nicelerini okuyarak ask cönklerini ezberleyen Ozan Arif, Karadeniz`de, yasadigi yörede hayli yaygin olan irticalen Türkü söyleme sanati sayesinde çok meshur oldu. Hatta eskiden destan saticilarinin Ozan Arif`e destanlar yazdirip, daha sonra bunlari bastirarak dagitmalari sebebiyle, yörede ismi çok duyulan bir asik olmustur.

Ilk olarak ortaokul ikinci sinifta sesine asik oldugu baglama ile tanisan ve hayli dar olan aile bütçesinden biriktirdigi harçliklarla, 1964`te Istanbul`da bulunan Semsi Yasitman saz evinden 15 liraya aldigi bir baglama ile ses ve saz dünyasinin içine giren Ozan Arif, o gün bugündür hiç susmadan ve hak bildigi yoldan taviz vermeden gönül dostlarina seslenmektedir.

0 yorum:

Yorum Gönder